13 Aralık 2010 Pazartesi

bak ne dicem?



Bazı insanların hastalıklı ruhlara sahip olduğunu bile bile neden katlanırız onlara? Hatırlar,katırlar, aradan geçen yıllar filan mı bizi bağlayan yoksa her an kendimi keserim sakın ilgini esirgeme halleri mi?
Her neyse bunun nedeni bence yetsin artık kızmıyorum da sıkıldım ya tamam git öl filan da demiyorum hani uzak ol bana dokunma, bize dokunma, içimdeki yaşar ustayı daha fazla uyandırmadan istersen on bin yüz milyon yıl yaşa. Hani garip bi şekilde bu haline katlananlar var .Sen de mutlu ol dicem ama öyle bi yeteneğin yok sanırım sürekli mutsuzum hallerindesin neyse ne çok uzattım demem o ki bi merhabadan ibaret ol benim isteğim budur.
*resim:temsili muhattap

13 Eylül 2010 Pazartesi

Karamsar olmak o kadar da kötü değil. İnsanın gözü bi süre sonra karanlığa alışıyor. Karanlık demek hiç görmemek demek değil ki. Karanlık her zaman uyumak için değil.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Son Zamanlar

Uzunca zamandır yazmamamdan mütevellit sadece son zamanlarda farkına vardığım bi kaç bi şeyden bahsedicem.

Farkettim ki her insandan -bir kaçı hariç- nefret etmek için en az bir neden bulabilirim ve hepsi gerçekten yeterli nedenler olabilir ama yapmıyorum çünkü kendimden nefret etmek için daha fazla neden bulabilirim. Geriye kalan bir kaç insan için nedenleri arasam bulurum belki ama hiç biri nefret etmemi sağlayamaz.

Yaptığı tespitlerin doğruluğu diğerleri tarafından benimsenince ancak kendine böbürlenecek kadar kibirli biriyim.

Söylediğim her şeye gülünmesini ve ağzımın içine bakılmasını sevmiyorum. Genelde neşeli bir ortam oluyor ama ben eğlenmiyorum çünkü zamanla bu benim işim gibi oluyor ve iş sıkıcıdır.

Blog yazmakla kendi kendine konuşmak arasındaki tek fark parmaklarının yorulmasıdır. Düşüncelerine yetişecek kadar hızlı yazmak her zaman kolay olmuyor.

Tüm bu yukardakilere bakınca tembelin teki olduğum anlaşılıyor.

Eğer değiştirebileceğim bir şeyse eleştiriye katlanabiliyorum. Ama sırf söylemek için eleştirmek anlamsız.Hayır ne oldu sanki onu bana söyledin de bi yerin mi uzadı?

Soluk soluğa okunan romanın sonunu tırt bitiren yazar! Bunu yapmaya hakkın yoktu uykusuz gecelerimin ve otobüsteki mide bulantılarımın hesabını bi şekilde vermelisin. Kitabın resmen dibinde bozuk vişne olan mevyeli cup gibiydi.

Son zamanlardaki hayal kırıklıklarımı bu kadar büyük metanetle karşılamama ben bile şaşırıyorum yediğim bişey mi dokundu acaba?