13 Eylül 2009 Pazar

mutluluk

Çok uzun zaman önce verildi bu görev bana. Çok uzun zamandır da yazmadım. Kaçındım diyemem.Yaşamaktan yazmaya pek vakit kalmadı.

Tanım yapmıcam, yada aslında mutlu olmadığımızı bunun sadece vücudumuzun bize oynadığı bir hormon oyunu olduğu gerçeğinden hiç bahsetmicem. Buna hakkım yok evet çünkü her ikisi de basitleştiriyor durumu. Benim niyetim olabildiğince olağan ve bi o kadar da mucizevi göstermek olup biteni.

Mesela en önce iyi şeyler düşünmeye başladığın ilk andır,sonra ummaya başladığın seni mutlandıracak olanı.

Saçma sapan konuştuğunu farkettiğin anda mutlusundur.

Kabına sığmazken, 'hadi!' diyen olsa en azından gitmek için ayağa kalkacakken, kahve falından uzun bir yol çıkmasıdır. Hatta belki bir kaç tane, kaç vakte olduğunu dinlemeden şöyle bi kaykılırsın koltukta.

Bu kadar çabuk unutulmakta ve unutmakta olmayı becerdiğin için kendi kendinle gururlandığındadır. Çünkü hatırlaması/hatırlanması gerekenler, buna ihtiyaç duymayanlardır.

Her, 'Her şey olur' deyişindeki inancına en büyük etkendir. Sözcükler onun, o sözcüklerin garantisidir.

Onu bir çift gözbebeğinin şahitliğinde, bütün zerrelerinde hissettiğin an kendini ikiye katlamıştır bile.

Gözü kapalı yaptığın bütün tercihlerin eninde sonunda en doğrusu olduğuna emin olduğunda yine ordadır. He gözü kapalılığın, görmek istediğini gördüğünden yada öteki seçenekleri görmezden geldiğinden değil, hayalindekine bi tek o şıkkı yerleştirebildiğinden. İçin rahat olsun.


Bir çocuk, bir hayvan yada bi fidan, her neyse avucuna sığıcak kadar ki halini bilip, meyve vermeye başladığında çürüğüyle, tadıyla,kokusuyla gurur duyduğunda şişirdiğin göğüs kafesindedir. Bir çorban olduğu için şükredersin, bir de ona katıcak tuzunun bulunduğuna.


Özlemle geldiğinde duvarlarını öptüğün evin içini, dolduramıyorsa sesin eskisi kadar biraz mayhoştur.

Hala biraz daha saf bakabiliyorsan eğer çok daha tanıdıktır. Ayrıntılarla pek anlaşamaz. Ayrıntılar mızmızdır biraz her şeye bir kulp takarlar.

En sevdiğin yemeğe attığın ilk kaşığın içinde gelir ağzına ama damakta kalmaz öyle uzun uzadıya.

Her zaman gülümsetmez, hayır ağlatmaz da. Her gülümsediğin anda orda olmayabilir de mutluluk, o etikete aldanma.

Gelirken yanında bir de hoşgörü getirir. Bencilleştirmez, olabildiğine bulaşmaya çalışır.


Mutluluk; özlenmez, saklanmaz, anlık tüketilir, özneldir bir diğerine benzemez -kimseye manyak demeyin durduk yere gülümsüyorsa-, herkeste aynı etkiyi de göstermez, kıskanılmaz, uzunu kısası hele ebedisi hiç olmaz, uğruna insan öldürülmez, uykusuzluk yapmaz - o dediğin heyecan senin-, bir de öyle kolay kolay terketmez kimseyi küstürmeyin kendinizi.

Mutluluk yapar yapmaz, olur olmaz, gelir gelmez, yatar yatmaz, söyler söylemez, dinler dinlemez, bekler beklemez birden çıkıverir, karşınıza yada bir başkasının karşısına.
Üstüne de bu kadar laf edilmez ya o da benim ayıbım.

1 yorum:

mlcolm dedi ki...

saydım rahat bi 14 tane msn iletisi çıkar bu yazıdan. seçip seçip kullanıcam. keh keh...

yaz diye kayafana vurmak lazımmış, ben bu gerekliliği bu yazıdan sonra daha iyi anladım.

saygılar sunarım.