21 Ekim 2008 Salı

Açık Mektup

Yaptıklarının çok daha fazlasını haketmiyorsun...





Şaşırma senden bahsediyorum ve sanma ki bu bir yazı okutma taktiği. Söylediklerimin kulağına gelmediği, gelirse de içeriye girmeden arka taraftan defedilldiği lafları bir de burdan söylemeyi deniyeceğim.
Herkes mutlak surette seçimlerinde özgürdür. Yok efendim neden böyle dedin? Neden böyle ettin? gibi bir sorgulama içerisinde değilim.Olsam da farketmez sorgulanmayı bırak tekil sorulara bile ege-mügeden başka yanıt çıkmaz ağzından.



Nasıl davrandıysan öyle karşılık göreceksindir kuvvetle muhtemel benden ya da bi başkasından. Senin kadar zalim olamam dicem ama, gözünün içine bakarak sen bambaşka şeyler anlatırken ben bambaşka şeyler düşünecek kadar zalimim sana karşı.Ama senin kadar ne kör aymaz olmayı ne de bütün gerçek duygularımı saklayacak kadar gizemli olmayı becerebilirim.



O kadar başka birilerisin ki aslında (evet bir değil birileri) gösterdiğinden daha iyisini olduğuna inandırmışsın insanları gösterdiğinden daha kötüsü olduğunu hiç çaktırmadan.Ne yazık ki kendine çizdiğin sanal dünyadaki karakter değilsin.



Ve üzerine örtündüğün o garip 'ben kimim ki bişey bilmem ki' hallerinde bile açıkça kendine duyduğun aşırı özgüveni ortaya koyup gerçek yenilgilerinden haz alırmış taklidi yapabiliyorsun.

Kendine göre bi sigorta belki de bir ilkyardım çekici bu tavırların en ufak suçlamada 'hayvanım ben, salağım' gibi yalandan savunmalarının arkasına sığınabilmek için. Ve belki de tüm yaptıkların miyavlayan gözlerini diktiğinde yalandan da olsa 'yok canıım aslansın kaplansın sen' pohlamalarını duyabilmek için.

Garip bir düşünce yöntemin var ve bütün bunlar bana bu söylediklerimi en azından düşündürme hakkı veriyor.

Gerçek hayattan zevk almaz, hafif bohem yaratılmış gösterdiğin dünyanın inandığın tek sanallık olduğunu söylemek yanlış olur.

Durduğun yerin hiç bir yana yakın olmaması tarafsızlığından çok, kendinden emin olmamanın, olsa bile bunu uygulama korkunun bir sonucu olsa gerek. Ne olsun ne olmasın, ol dediğimde herşey olsun olma dediğimde yerinde kalsın gibi küçük tanrıcılık oyunlarının en büyük yardımcısı da bu korkaklığın.


Tüm bunları üzerimde bir asabiyet hali olmaksızın yazdım.Her ne kadar inanması zor gelse de şu an sana karşı duyduğum hıncın en düşük yerindeyim. Ha tüm o hıncın da sebebi karşında ben olmama bile izin vermemendir başka bişey değil.

Daha önce zibilyonca kez sana anlatmaya çalıştığım üstü kapalı lafları, kulağının arkasından toplayıp yazdım bunları. Toplarken örtüsü kalkmış, idare edersin artık.

Bunları okuduktan sonra (okur musun ondan da emin değilim) kendinde hak bulduğun pişkinliğinle yine hiçbirşey duymamış gibi davranacaksın bunu da bilmekteyim. Ama olur da bir ihtimal gezegenlerin dizilişi değişir ve ya daha başka büyük doğa üstü olaylar olur aklına eser ' ne diyo lan bu?' dersin. Onu bari olsun duymak isterim.


Bakarken kendini mutlu sandığın çerçeveden kurtulup flu da olsa gerçekleri de görebilmen dileğiyle....

Hoşçakal.



not: Rubik parçalanalı çok oldu sen 'bu ne?' diye sormadığından parçalandığını bile söyleyemedim kusura bakma. Kimbilir hangi çöplükte şimdi.Bana bi işaretmiş gibi geldi.Hadi hayırlısı.

Hiç yorum yok: